Ziya Osman, İstanbul Beşiktaş’ta doğdu. Babası binbaşı Osman Bey, annesi Ayşe Tevhide Hanım’dı. Annesini sekiz yaşında kaybetti ve Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde yatılı okumaya başladı. Burada Yaşar Nabi aracılığıyla Yedi Meşale grubuna katıldı ve Cahit Sıtkı Tarancı ile sınıf arkadaşı oldu. Hukuk Fakültesi’nde okurken Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Mezun olduktan sonra hariciyeci olma girişimi başarısız olunca Emlâk Bankası’nda çalışmaya başladı, ardından Maarif Basımevi Tashih Bürosu şefliği yaptı. 1950’de kalp krizi geçirince işinden ayrıldı ve Varlık yayınlarında çalıştı. 1957’de ikinci kalp krizinden hayatını kaybetti ve Eyüpsultan’da defnedildi.
Edebiyata annesinin ölümü üzerine yazdığı mensur parçalarla başladı ve lise yıllarında şiire yöneldi. İlk şiirleri Servet-i Fünûn’da yayımlandı. Yedi Meşale topluluğuna katıldı ve bu grubun ortak kitabında şiirleri yer aldı. İlk şiirlerinde çocukluk anıları ve karamsarlık temaları işlenmiştir. Sonraki yıllarda deneme yazıları ve şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Fransız sembolistlerinden etkilenerek yazdığı şiirlerinde yaşam sevinci, insan sevgisi, ev hayatı, fakirlere acıma ve kadere boyun eğme gibi temaları işledi. Sade bir sanat anlayışı benimsedi ve genellikle hece veznini kullandı. Hikâyelerinde ise çocukluğu, gençliği, evliliği ve İstanbul anılarını anlattı.
Ziya Osman, yaşamı boyunca şiire sadık kaldı ve sanat anlayışında yapmacıklıktan uzak durdu. Cahit Sıtkı Tarancı ile olan dostluğu, şiir üzerine düşüncelerini ve Ziya Osman’a yazdığı mektuplarla ölümsüzleşmiştir. Varlık dergisi ölümünün onuncu yılında ona özel bir sayı hazırlamış ve anısına birçok yazı yayımlanmıştır.