Müseddes

Mefâ'ilün/Fe'ilâtün/Mefâ'ilün/Fe'ilün

1Menem ki kâfile-sâlâr-ı kârbân-ı gamem
Müsâfir-i reh-i sahrâ-yı mihnet ü elemem

Hakir bahma mana kimseden sağınma kemem
Fakîr-i pâdişeh âsâ gedâ-yı muhteşemem

Sirişk taht-ı revândur mana vü âh alem
Cefâ vü cevr mülâzım belâ vü derd haşem

2Ne mülk ü mâl mana virse cerh memnûnem
Ne mülk ü mâldan âvâre kılsa mahzûnem

Egerçi müflis ü pest ü muhakkar u dûnem
Dem-â-dem eyle hayâl eylerem ki Kârûnem

Gönülde nakdi vefa genci lîk pinhânî
Gözüm hızâne-i lal ü güher velî fâni

3Hayât sarf idüben derd kılmısam hâsıl
Sirişk-i âl ü ruh-ı zerd kılmısam hâsıl

Zamir gözgüsine gerd kılmısam hâsıl
Tabî'at-i seg-i şeb-gerd kılmısam hâsıl

İşüm kara gice tâ subh nâle vü feryâd
Ne virseler ana şâkir ne kılsalar ana şâd

4Şirişk-rîz gül-endâmlar hevâsıyile
Şikeste-hâl siyeh zülfler belâsıyile

Zamane içre gam-ı ışk mâcerâsıyile
Hemîşe maşlaha tum özgeler rızâsıyile

Ne devr-i gerdiş-i gerdûn menüm murâdum ile
Ne gâyet-i emelüm hüsn-i i'tikâdum ile

5Hasûd sûret-i ahvâlüme nazar kılmaz
Cefâ kılur men-i bî-çâreye hazer kılmaz

Sanur ki nâle vü zârum ana eser kılmaz
Anı mürur ile âlemde der-be-der kılmaz

Zemâne içre mücerrebdür intikâm-ı zemân
Hemîşe yahşıya yahşi virür yamana yaman

6Hoşem ki hâme-i takdîr-i îzid-i müte'âl
Vücûd levhine tasvir idende sûret-i hâl

Rakam kılan eğer idbârdur ve ger ikbâl
Olur tagayyür ana gayrden bir emr-i muhal

Sa'âdet-i ezelî kâbil-i zeval olmaz
Güneş yir üstine hem düşse pây-mâl olmaz

7Azîz-i Hak hased-i düşmen ile olmaz hâr
Hasûd hilesi ikbâli eylemez idbâr

Egerçi gülbüne gâhî hazandan âfet var
Tedârük eyler ana âkibet nesîm-i bahar

Garaz ki her kim ezelden olursa devletmend
Muhâldür yete âsâr-ı devletine gezend

8Egerçi bir nice gün iktizâ-yı âlem-i dûn
Cihanda eyledi ikbâl râyetini nigûn

Zemâne sûret-i ahvâlüm itdi diger-gûn
Vefa hatına kalem çekdi çerh-i bukalemun

Künûn zemâne ol ahvâlden peşîmandur
Egerçi kâfir idi hâliyâ müselmandur

9Fuzûlî eyledügün ahdüne vefa kılgıl
Yeter şikâyet idüp şerh-i mâcerâ kılgıl

Vücûdum hedef-i nâvek-i belâ kılgıl
Kamu cefâlara sabr eyleyüp du'â kılgıl

Kim ola dost rızası hemin sana hâsıl
Rızâ-yı döstdur asl-ı temettü' ey gafil

Günümüz Türkçesiyle:
  1. Ben gam kervanının kafile başıyım. Mihnet ive elem sahrası yolu­nun yolcusuyum. Beni hakir görme, herkesten aşağı olduğumu san­ma. Ben padişah gibi fakir, muhteşem bir yoksulum. Bana gözyaşı yü­rüyen taht, âh bayrak, cefa ve cevr yakın adamlarım, bela ve dert askerlerimdir. ↩︎
  2. Felek bana mülk ve mal verse memnun olmam. Maldan ve mülk-den ayırsa mahzun olmam. Her ne kadar parasız, aşağılık, hakarete uğramış ve alçak isem de her an öyle hayal eylerim ki, sanki Karun’um. Gönülde vefa hazinesi var, fakat gizlidir. Gözüm la’l ve gevher hazine­sidir, lakin geçicidir. ↩︎
  3. Hayatımı harcayarak dert elde ettim. Kanlı gözyaşı ile sarı yüz elde ettim. Kalp aynasına toz (keder) kondurdum. Gece dolaşan köpe­ğin huyunu aldım, işim karanlık gecede sabaha kadar inleme ve fer­yattır. Ne verseler ona şükrederim, ne yapsalar ona sevinirim. ↩︎
  4. Gül endamlı güzellerin aşkıyla gözyaşı saçmaktayım. Siyah saç­lar belası ile hailim perişandır. Bu zamanda halk içinde aşk macerasının gamı ile işim daima başkalarının rızası üzeredir. Ne feleğin dönmesi be­nim muradım üzeredir, ne de bitmeyen arzularım inancımın güzelliği­ne uygun olarak sonuçlanır. ↩︎
  5. Hasetci halimin nasıl olduğuna bakmaz. Ben çaresize çekinmeden cefa eder. Ağlayıp inlemenin ona tesir etmeyeceğini, zamanla onu âlem­de perişan kılmayacağını sanır. Zamanın intikam aldığı tecrübe edil­miştir. O, daima iyiye iyi, kötüye kötü verir. ↩︎
  6. Yüce Tanrının takdir kalemi vücut levhasına halimin şeklini tas­vir ettiğinde eğer mutsuzluk veya eğer mutluluk yazmış ise, başkasının onu değiştirmesinin mümkün olmadığından dolayı mutluyum. Ezeli saa­det sona ermez, güneş yere düşse de ayak altında çiğnenmez. ↩︎
  7. Allah’ın aziz etiği kişi, düşmanın hasedi ile hakir olmaz, Hasetçi-nin hilesi mutluluğu mutsuzluğa çevirmez. Her ne kadar gül ağacına bazan sonbahardan afet erişirse de bahar rüzgarı sonunda ona yardım eyler. Maksat şudur ki, bir insan ezelde devletli, muthı ise onun devle­tine zarar gelmesi mümkün değildir. ↩︎
  8. Her ne kadar, nice günler alçak felek, her zamanki gibi dünyada mutluluk bayrağım başaşağı etti. Zamane halimi (suret-i ahvali değiş­tirdi. Bukalemun (Bulduğu yere göre renk değiştiren küçük bir hayvan) gibi durmadan değişen felek vefa yazışma kalem çekip sildi ise de şimdi zamane o durumdan pişmandır. Her ne kadar kafir idiyse de şimdi Müslümandır. ↩︎
  9. Fuzûli, ahdine vefa gösterip verdiğin sözde dur. Maceram anlatıp şikâyet ettiğin yetişir. Vücudunu belâ okuna hedef et. Bütün cefalara sabır gösterip dua et ki. dostun daima rızasını kazanasın. Ey gafil! (Dün­yada) elde edeceğin asıl kazanç dostun rızasıdır. ↩︎

Fuzûlî