Sait Faik, 18 Kasım 1906'da Adapazarı'nda doğdu. Babası, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde çalışmış ve İstiklal madalyası almış Mehmed Faik Bey, annesi ise geniş arazi sahibi Hacı Rıza Bey'in kızı Makbule Hanım'dır. Varlıklı bir ailede büyüyen Sait Faik, Rehber-i Terakki'de başladığı eğitimine Adapazarı İdadisi'nde devam etti. 1926'da ailesiyle İstanbul'a taşınarak İstanbul Lisesi'ne geçti, ardından Bursa Lisesi'nden mezun oldu. Darülfünun Edebiyat Fakültesi'ne kaydolsa da eğitimini tamamlamadan İsviçre ve Fransa'ya ekonomi eğitimi için gönderildi, fakat bohem yaşam tarzı nedeniyle diplomasız döndü. Türkiye'de bir süre öğretmenlik ve gazetecilik yaptı. 1939'da babasının ölümünden sonra yazıları ve aile mülklerinin geliriyle yaşamını sürdürdü. 1954'te sirozdan hayatını kaybeden Sait Faik, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Annesi, ölümünden sonra Burgazada'daki evlerini Sait Faik Müzesi olarak bağışladı ve adına bir hikaye ödülü kurdu.
Sait Faik, lise yıllarında edebiyata şiir ve hikaye denemeleriyle başladı. İlk hikayesi "Uçurtmalar" Milliyet gazetesinde, ilk şiiri "Hamal" ise Mektep dergisinde yayımlandı. Maupassant tarzında yazdığı erken dönem hikayelerinden sonra Fransa dönüşü kendine özgü bir dil geliştirdi. İlk hikaye kitabı "Semaver" 1936'da yayımlandı ve toplumcu-gerçekçi akımın etkilerini taşıdı. Daha sonra bireysel sorunlara yönelen Sait Faik, hikayelerinde küçük insanların yaşamlarını, gözlemlerini ve duygularını işledi. Hikayelerinde kendi yaşantısından izler taşıyan Sait Faik, genellikle fakir semtlerde yaşayan, az şeyle mutlu olabilen karakterlere yer verdi. İki roman denemesi ve şiir kitabı bulunan Sait Faik, Türk hikayeciliğinin Ömer Seyfeddin'den sonra gelen en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.