Yalın

Türküler söylenir bir ağızdan
Gökler alçalır usulca mavisiyle
Yıldızlar süzülür allı pullu
Ordan oraya sulardır götüren

Düşünceler değişir değiştikçe bulutlar
Sular salıncağı yansıyan ağaçların
Nice yorgunluktan sonra dinlenmek için
Konan dağlar mı gökler mi kuşlar mıdır

Türküler uçar gider gagasında
En beyaz en deniz martıların
Donakaldınız düşündüğünüz neydi sizin
Bir balık süzülür gider en dibe

Şenliği yeryüzünün gökyüzünün
Donanır evren renklerle en güzel
Elma şekerleriyle boyanır ağız dil
Çemberleri döner uzayda gökkuşağının

Unutmak bir an olanı biteni
Çağlar seslenir birbirine çağlar
Suyun ışığın bir denklemi var
Çözülmesin kapalı kalsın kakmalı kutu

Kaçın günlük düzenden günlük yaşamdan
Özgür yalın zamansız sade tek
Sonunda olacağı bilmez görünerek
Duyun yaşayın ne ayrılık ne özlem

Ne gençlik ne yaşlılık soyutlanmış düzende
Üzüm ekşir şarap olur daha etkili keskin
Elden ele geçsin daha kırmızı daha yalın
Açsın yaşamın ölümsüz gülü evrende.

Nahit Ulvi Akgün