Afrodit, aşk tahtını kurmuş yüksek başında
Yakub'un rüyasından sanki iz var taşında.
Şahikanda yaşamış efsane dünyaları,
Senden birer parçaymış kâinatın dağları.
Yalçın tepelerinde kartal saklı yuvalar
Eteğinde Aşil'den ses veren Truvalar;
Binbir çiçek açarken ormanlarında yer yer
Saçlarını tararmış körfezinde periler.
Bahar, meşalelerle sende alkışlanırmış
Yapraklar solarken de başında ağlanırmış.
Venüs, şen sahilinde yatarmış kumsallara
Her taşın bir taç gibi sunulmuş krallara.
İlyad'ı çamlarının dibinde yazmış Homer
Lesbos'tan akşamları seyretmiş seni Bodler.
Barbaros, göklerinde tanımış ülkerini
Yeşil ormanlarında yapmış gemilerini.
Sarıkız'ın derdiyle çatlamış kayaların
Sarıkız'ı anarak esiyormuş rüzgârın.
Taşında ve suyunda ağlıyor onun sesi
Zümrüt tepelerinde türkmenlerin kâbesi.
Mağrur güzelliklerin ruhumda ve tenimde
Senin yüksek başından dileğim var benim de.
Bir şey istemiyorum, ne çiçek, ne de çemen
Ne dağ çileklerinden, ne beyaz çam balından
Ne gemiler yapılan o kızıl çam dalından.
Ne ceylan, ne de ince türkmen dilberlerinden.
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden.
Ne üstüne destanlar, sevdalar yazmak için;
Ne şekilsiz derdime bir şekil kazmak için.
Fıskiyeli havuzlar, heykeller kurmuyorum;
Mermerinden saraylar yapıp oturmuyorum;
Bir şelale parçası, bir kevser ister gibi
Onu çürütmeyecek bir cevher ister gibi;
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden.
Ne ceylan, ne de ince Türkmen dilberlerinden;
Sarıkız'ın gözyaşı damlamış bir yerinden
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden.
Toprağına gömdüğüm bir dağ sümbülü için
Eteğine koyduğum bir küçük ölü için...
Ömer Bedrettin Uşaklı