Bilmem unuttun mu, hatırında mı
Yollarda yelleri kovaladığımız?
Ve en dik, en çılgın merdivenlerden
Billûr kahkahalar yuvarladığımız?
Zaman, aramızda ince, derbeder
Bir sen, bir ben üflediğimiz bir tüydü.
Günler sanki masmavi bir türküydü
Sularla, göklerle tekrarladığımız.
Gündüz işi, başı koyup beraber
Uçar giderdik gönüllere doğru.
Gece yıldızlarla ıslanıyordu,
Aylarla kuruyordu kanadımız.
Her an bir bahsimiz gibi çiçekler
Kâh beyaz, kâh sarı, kâh al, kâh mordu.
Her sabah yeniden yazılıyordu
Bahçelerin kitabına adımız.
Işırken şavkınla havalar yer yer
Bir çiçekli çay bardağının ardından
Şafaklar içinde tüterdi vatan,
Bir sıcak güldü avucumuzda vaktimiz.
Her akşam bir garip seyrana sefer:
Sedeften gemiler üstünden renk renk,
Pırıl pırıl sahillere sererek
İstanbul'dan kendimize baktığımız!
Demek, bir oyun oynuyormuş kader!
Bize başka türlü söylemişlerdi.
Gemimiz oturmuş karaya şimdi,
Sularda rüyamız yüzüyor yalnız.
Bilmem unuttun mu, hatırında mı
Yollarda yelleri kovaladığımız?
Ve en dik, en çılgın merdivenlerden
Billur kahkahalar yuvarladığımız?
Zeki Ömer Defne